AYM: Erol Aksoy'un mülkiyet hakkı ihlal edildi

AYM: Erol Aksoy'un mülkiyet hakkı ihlal edildi

Anayasa Mahkemesi, Erol Aksoy'a ait İktisat Bankası'na el konulması  sürecinde yapılan ihalenin iptaline ilişkin Yargı kararının  uygulanmaması ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

A+A-

Anayasa Mahkemesi, Erol Aksoy'a ait İktisat Bankası'na el konulması  sürecinde yapılan ihalenin iptaline ilişkin Yargı kararının  uygulanmaması ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 12/12/2019 tarihinde, Erol Aksoy'un başvurusunda Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet  hakkının ihlal edildiğine karar verildiğini bildirdi.
Anayasa Mahkemesinden yapılan açıklamada şu bilgiler verildi:

Olaylar
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, başvurucu ve ailesinin  sahibi olduğu bankanın yönetim ve denetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna (TMSF) devredilmesine karar vermiştir.

Başvurucunun beyanına göre mal varlığı dâhilinde bulunan Cine 5 Filmcilik ve Yapımcılık A.Ş.nin yüzde 51'inin 51 milyon Dolar  karşılığında satışı için TMSF'ye teklifte bulunulmuş ancak bu teklif  kabul edilmemiştir. TMSF, bu iktisadi ve ticari bütünlüğün satışa  çıkarılmasına karar vermiş ve yapılan ihalede söz konusu varlık 40  milyon 500 bin Dolara ihale edilmiştir.

Başvurucu, varlığın satışa çıkarılmasına, ihale şartnamesinin  onaylanmasına ve muhammen bedelin belirlenmesine dair TMSF kararının  iptali istemiyle dava açmıştır. Danıştay, satış ilanının ve TMSF  kararının iptaline karar vermiştir. Başvurucu ayrıca satış işleminin  iptali için İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkeme, Danıştay  kararına işaret ederek, dava konusu işlemlerin iptaline karar  vermiştir. Bunun üzerine başvurucu TMSF'ye müracaat ederek Danıştay  kararının yerine getirilmesi kapsamında yapılan işlemler hakkında  bilgi verilmesi talebinde bulunmuştur.

TMSF, ilgili İktisadi ve Ticari Bütünlüğün ihale alıcısına  devredilmesiyle bu varlıklarla bir ilgilerinin kalmadığını  belirtmiştir. TMSF ayrıca iptal kararının uygulanması hâlinde ihale  alıcısının kazanılmış haklarının zarar göreceğini, ihale bedelini  ödeyen alıcı nezdinde kamuya güven ilkesinin zedeleneceğini vurgulamış  ve söz konusu kararın gereğinin yerine getirilmesinin hukuken ve  fiilen mümkün olmadığını bildirmiştir.

İddialar
Başvurucu, hâkim ortağı olduğu bankaya el konulması sürecinde  medya grubunun satışına ilişkin ihalenin yargı kararıyla iptal  edildiğini ancak talebine rağmen bu kararın uygulanmadığını belirterek  mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi
İdari yargı yeri tarafından iptal edilen bir idari işlem, hiç  tesis edilmemiş sayılır. Bir iptal kararını icra etmenin fiilen veya  hukuken imkânsız olduğu olağanüstü koşullarda dahi idarenin uygulama  yükümlülüğü ortadan kalkmaz.

Aynen icranın hukuken veya fiilen imkânsız olduğu hâllerde ifanın  şeklinde değişikliğe gidilmesi mümkündür. Bu gibi durumlarda icra  biçiminde değişikliğe gidilmesi mümkün olsa da bunun ilgilinin yeniden  yargıya başvurmasına gerek kalmayacak şekilde yapılmasına ve  alternatif tedbirin kişiye sağlayacağı tatminin aynen icraya nazaran  bariz bir nispetsizlik içinde olmamasına özen gösterilmelidir.

İdare, hukukî veya fiilî imkânsızlıklar olsa bile kararı uygulamak  için elinden gelen her gayreti gösterdiğini ve kararı uygulama  önündeki engellerin aşılamaz olduğunu ispatlamak zorundadır. İdare,  bunun ardından ilgiliye eski hâle getirme (restitutio in integrum)  ilkesine göre en uygun alternatif çözümü önererek söz konusu karara  uyma iradesinde olduğunu açıkça ortaya koymalıdır.

Somut olayda kesinleşmiş bir yargı kararının icra edilmediği  şikâyet edildiğine göre başvurucunun ayrıca başka bir yolu tüketmesine  de gerek bulunmamaktadır. Dolayısıyla başvuru yollarının usulünce  tüketilmiş olduğu kabul edilmelidir.

Başvurucuya ait medya grubunun satışına ilişkin işlemlerin yargı  kararlarıyla iptal edildiği ve bu kararların da kesinleşerek nihaî  hâle geldiği tartışma konusu değildir. Bu kararlarla, söz konusu idari  işlemlerin geriye dönük olarak geçersiz olduğu kabul edilmiştir.

İhaleye karşı açılan böyle bir davanın sonucuyla zaten üçüncü  kişiye yapılan bir satışın iptalini sağlamanın amaçlandığı  gözetilmelidir. Satışın iptali için açılan davanın satışın  gerçekleştiği gerekçesiyle uygulanamaması tek başına bir hukuki ve  fiilî imkânsızlık sebebi olarak görülemez. Bunun yanında yapılan  ihalenin ve dayanağı işlemlerin yargılamaya konu edildiği  gözetildiğinde ihale alıcısı davanın sonucuna bağlı olarak ihalenin  iptal edilebileceğini öngörebilir.

Mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden mal varlığının satışına dair  işlemleri iptal eden yargı kararlarının uygulanmaması hukuk devleti  ilkesini zedeleyeceği gibi mülkiyet hakkının korunmasının gereği olan  usule ilişkin güvenceleri de ortadan kaldırır.

Somut olayda ihale ve satış işlemlerini iptal eden yargı  kararlarının nihai ve icrai nitelikte olduğu hâlde uygulanmadığı  açıktır. Kamu makamları söz konusu kararların uygulanmasını temin için  herhangi bir tedbir de almamıştır.

İdare, hukuki ve fiilî imkânsızlık hâlinin bulunduğunu ve yargı  kararının icra edilmesi önünde aşılamaz bir engel olduğunu somut bir  biçimde ortaya koyamamıştır. İdare ayrıca alternatif bir çözüm  önermediği gibi başvurucunun yazılarına olumsuz cevap vererek  kararların uygulanması anlamında pasif bir tutum sergilemiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35.  maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine  karar vermiştir." 

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar; inançlara saldırı içeren ve doğru imla kuralları ile yazılmamış,ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.