CHP, Gül'ün yanında saf tuttu

CHP genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, olağanüstü genel kurul isteyenleri suçladı ve AKP içinde son dönemdeki çekişmeleri hatırlatarak "Gül siyasete düşmüştür" dedi

CHP genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, olağanüstü genel kurul isteyenleri suçladı ve AKP içinde son dönemdeki çekişmeleri hatırlatarak "Gül siyasete" düşmüştür" dedi

CHP MYK bugün Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Toplantı devam ederken Koç, düzenlediği basın toplantısında, Anayasa’nın 101. ve 102. maddelerinin çok açık hukuki bir yol haritası ortaya koyduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“Cumhurbaşkanı seçilen kişinin, seçildiği andan itibaren, ki bu YSK’nın resmi sonuçları ilan etmesiyle ilan edilen bir süreçtir. Bu da takvime göre 15 Ağustos akşamı yapılacaktır. Ayrıca bir hukuki değerlendirmeye gerek yoktur. Hukuken bu süreç çalışır. Yani göreve başlaması beklenmeden bu süreç çalışır. Cuma günü resmi sonuçlar ilan edildiği anda seçilen Cumhurbaşkanının hem TBMM üyeliği hem siyasi partisiyle bağlantısı bitiyor. 27 Ağustos günü, partisiyle bağlantısı sonlanmış biri, iktidar partisinin yeni genel başkanını belirleyecek kongresini açmaya yelteniyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın, bu hükümler çerçevesinde bu sıfatıyla kongreyi yönetmesi söz konusu değildir. 15-27 Ağustos arasında Başbakan olarak tesis edeceği tüm işlemler yok hükmünde olacaktır. Başbakan imzasıyla başta TBMM olmak üzere, Anayasal organlara gönderilen yazışmaların iadesi ve işleme alınmaması gerekmektedir. Burada TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e de önemli bir görev düşüyor, işgal ettiği koltuk dolayısıyla. Çiçek, hokus pokus olayına girerse, hukuken yok olanları var kabul ederse kendisi de hukuki sorumluluğun en başındaki kişi olarak değerlendirilecektir. Hukuku çiğneme hakkı AKP kademeleri için özel bir hak değildir, buna Cemil Çiçek de dahil.”

Anayasa ihlali ilk adımdan başladı

CHP Konya MilletvekiliAtilla Kart’ın, dün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na bu süreçle ilgili başvuruda bulunduğunu söyleyen Koç, “Bugün de bir ek dilekçeyle başvurusunu güçlendirecek. Bundan sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Anayasa’nın ve Seçim Yasalarının ilgili maddeleriyle AKP’nin tüzüğündeki maddeler bağlamında hukuki değerlendirme yapması gerekiyor. Bunun sonucu, yüzde 51,8 ile Cumhurbaşkanı seçilen kişinin daha ilk adımda Anayasa’nın hükümlerini hiçe sayarak, Anayasa ihlaline daha ilk adımdan başlamış olması ve kafasındaki tek adam rejimine gidecek bir rejim krizinin kapısı açılmaktadır” dedi.

İktidar partisinde tasfiye süreci

Koç, Abdullah Gül’ün, 28 Ağustos’ta aktif siyasete döneceğini, hizmet etmek istediğini, bu partinin kurucusu olduğunu beyan ettiğini anımsatan Koç, “Bunun bir saat sonrasında AKP yetkili kurulları toplanarak, yeni genel başkanı belirlemek için 28 Ağustos’tan bir gün öncesine, 27 Ağustos’a randevu vermiştir. Daha sonraki sürece baktığımızda, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül cephelerinden ikinci sözcülerin devreye girdiğini ve medyaya yansıyan açıklamalarının ciddi bir iç çekişme, tasfiye sürecinin iktidar partisi içinde yaşandığını ortaya koyuyor. Balkon konuşması sırasında Bilal Erdoğan’ın ayağının takılarak tökezlediğini gördük, bu fiziki bir tökezlemeydi ama esas o gece balkondan Abdullah Gül düşmüştür. Düşen Bilal Erdoğan değil, Abdullah Gül balkondan siyaset olarak düşmüştür” ifadelerini kullandı.

İMza toplanırsa kurultay olur

CHP’nin “çatıda uzlaşıya dönük aday çıkartma” stratejisinin, bazı eleştiriler olsa da genelde doğru bir siyasi tavır olarak değerlendirildiğini kaydeden Koç, şunları dile getirdi:

“İkinci tercih olan yol, her siyasi parti grubu, yani 20 imza alabilecek yapı kendi adayını ilk turda çıkartsın. İkinci tura kalırsa, ikinci turda yarışılsın… Çatı aday tercihine eleştiri getirenlerin eğer ikini yol tutulsaydı, ‘Neden ortak bir uzlaşı arama şansını kullanmadınız?’ cephesinde yer alacaklarından hiçbirinizin şüphesi olmasın. Burada ilke söz konusu değil. Burada ‘Ben yakın dönemde siyasi beklentimi, çıkarımı nasıl sağlarım’ güdüsü ön plandadır. ‘Her parti kendi adayıyla katılsaydı seçimler ikinci tura kalırdı’ tezini savunanların, şu sonucu da hesap etmesi lazım; ikinci turda çok daha büyük bir oy yüzdesiyle seçilecek olan Recep Tayyip Erdoğan, bu kez ilk turdaki sonuç unutulacak, ikinci turdaki oy oranını fiili başkanlık sistemine geçiş için kendisine yüksek bir milli irade desteği olarak kullanacaktı, hem de tepe tepe kullanacaktı.”

“İlk turda İhsanoğlu’nun adaylığına partili olmalarına rağmen destek vermeme, alanda sorumluluk almama, katılım azalması yönünde tercihlerde bulunma yolunu seçenlerin, eleştiriden önce kendi tavırlarını sorgulamaları gerekir” diyen Koç, şunları ekledi:

“Eğer bir siyasi parti mensubuysanız, tüm ekonomik yokluklara, peş peşe gelen seçimlerin örgütte yarattığı yorgunluklara ve partili olma sorumluluğu ve kimliği kısmen unutularak İhsanoğlu etrafında oluşturulan seçmenin sandıktan uzaklaşmasına yol açabilecek haksız tartışmalar hatırlandığında bugün ‘Hesap soruyoruz’ diye ortaya çıkanların öncelikle kendilerinden hesap sorulması gereken kişiler olduğu herkesin bilgisi dahilindedir.
Bu kadar başından itibaren engel olup siyasi çalışmamalara katılmama konusunda direnç sergileyen arkadaşlarımızın mutlaka dayandığı bir güç vardır. O güçlerini bir toplasınlar, o güçler bir ortaya çıksın. CHP yönetiminin, kendilerine göre taleplerle ortaya çıkanlara karşı tavrı nettir. Hiçbir yönetici, başta Genel Başkan olmak üzere, kurultay çağrısı olacaksa hiçbir delegemize ‘İmza verin ya da vermeyin’ yönünde bir telkininde bulunmayacaktır. İstedikleri imzalar toplandığında yine hiçbirinin kurultayın toplanacağında endişesi olmamalıdır. CHP kendi siyasi beklentilerini öne alarak siyaset yapma tarzına asla izin vermeyecektir. Özetle CHP, kendi stratejisinin ve seçim sonuçlarının, özeleştiri de dahil, değerlendirmesini yapacaktır.”