Erdoğan'dan BM'ye: İki yüzlüsünüz

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Türkiye'ye sınırları açın diyen BM'ye: Alnımızda enayi yazmıyor, ikiyüzlüsünüz...

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in (BM), sınırına gelen sığınmacılar için Türkiye'ye yaptığı “Kapıları açın” çağrısına, "Bizim alnımızda enayi yazmıyor. İki yüzlüsünüz" diye cevap verdi.

Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu (TÜGİK) Genel Kurulu'nda konuşan Erdoğan, BM'nin Halep'ten gelen ve Kilis sınırında bekleyen sığınmacılar için önceki gün yaptığı "Sınırları açın" çağrısına tepki gösterdi. "Bu nasihatleri başka ülkelere de versinler" diyen Erdoğan, "BM, üyesi olan diğer ülkelere de nasihat versin de oraya da mülteci gönderilsin. Bunu söylediğimizde rahatsız oluyorlar.Bizim alnımızda enayi yazmıyor. İki yüzlüsünüz. Gelin sınır kentlerini görün. Yapılanlar ortada" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;

DÜNYAYI AYAĞA KALDIRANLAR BAKALIM ŞİMDİ NE YAPACAK?

TÜGİK'in yerli ve milli duruşunu takdirle karşılıyorum. Türkiye içerde ve dışarıda topyekün bir mücadele veriyor. Bu sabah İstanbul'da iki gazetemizi Yeni Şafak ve Yeni Akit'in binalarına silahlı saldırıda ve bulunuldu. Gazetelerimizin binalarında sadece maddi hasar meydana geldi. Saldırıları şiddetle kınıyor her iki gazete sahibi ve çalışanlarına geçmiş olsun dileklerinde bulunuyorum. Geçmişte bir gazete girişine yapılan saldırı için dünyayı ayağa kaldıranların bakalım bu olayda tepkisi ne olacak, göreceğiz.

Yaşadığımız süreç milletin ve devletin yanında yer alanlarla karşısındakilerin kendilerini gösterdikleri bir filtre vazifesi görüyor. Bugün geçmişe doğru bakıp, kimilerini hayırla yadediyor kimilerini ademe mahkum ediyorsak yarın aynı değerlendirme bugünler için de yapılacaktır. İnanıyorum ki TÜGİK hayırla yadedilenler arasında yer alacaktır.

YURT DIŞINA TATİLE ÇIKMAYIN TATİLİNİZİ BURADA YAPIN

Bölücü terör örgütünün eylemlerini arttırması gibi olaylar kimilerini kaygılandırdı. Buna rağmen ekonomik verilere baktığımızda ciddi bir sıkıntı görmüyorum. Moralli olun ve göreceksiniz istikbal bizimdir, hiç endişeniz olmasın. Yurtdışına tatile çıkmayın, tatilinizi yurt içinde yapın. Şimdi de Yerli Malı Yılı olsun. Malzemelerinizi yurt içinden temin edin. Geçtiğimiz yıl ülkemize gelen uluslararası yatırım 16,6 milyar olarak gerçekleşti.

Bazı sıkıntılar olacak, aşacağız. Unutmayın kutlu doğumlar sancılı olur. Bu kutlu doğumdur. otomobil satışlarına bakalım, tarihi bir rekorla 726 bine yükseldi. Bu rakam önceki yıl 587 bindi. Beyaz eşya satışları da bir önceki yıla göre arttı. İhracatımızda bir miktar düşüşle birlikte ithalattaki azalışımız cari açığı geriletti. Turizm gelirlerindeki düşüş daha ziyade küresel ekonomiyle ilgili görünüyor. Bunu da en kısa sürede telafi edeceğimize inanıyorum.

FAİZİ ENFLASYONUN EN BÜYÜK SEBEBİ OLARAK GÖRÜYORUM

Faizi enflasyonun en önemli sebebi olarak görüyorum. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Faizle enflasyon doğru orantılıdır, ters orantılı değildir. Kim faizi yükseltmeyi savunuyorsa o bu ülkede yatırımların, istihdamın düşmanıdır, bunu da açıkça söylüyorum. Benim ülkemde yatırım olacaksa kredi muslukların açık olması lazım. Hal böyle olunca da yüksek faizin olmaması lazım.

Bu denli faizin yüksek olduğu bir ülkede yatırım olabilir mi? Yatırımcı nasıl yapacak bu yatırımı? Yatırımın durduğu yerde istihdam durur, üretim durur. Sizin uluslararası rekabet gücünüz de biter. Bu konuda ben gerekli uyarımları gerekli yerlere hep yaptım, yapıyorum, yapmaya da devam edeceğim. Bu benim Başbakanlıktan beri ilkem olmuştur. Yüzde 30 olan enflasyonu tek haneli rakama çekerken bu şekilde çektik. İspatı ortada başka bir şey aramaya gerek yok.

ULUSLARARASI KURUMLARIN DEĞERLENDİRMELERİ SİYASİDİR

2015'de Türkiye'nin tökezleyeceğini umanların bir kez daha hüsrana uğradıklarını görüyoruz. Ben birtakım uluslararası kuruluşların ülkemizle ilgili değerlendirmelere hep itiraz etmişimdir. Uluslararası bu tür kuruluşların kararları, açıklamaları bilimsel değil, siyasidir. İnşallah 2016 yılında büyüme hızlı yakalayarak 2023 hedeflerine ulaşacağımıza inanıyorum. Geçtiğimiz hafta Güney Amerika seyahatim oldu.

Buraya 100'ü aşkın işadamıyla birlikte gittik. Orada Şili, Peru, Ekvator devlet başkanıyla birlikte iş forumlarına katıldık. Derdimiz iş adamlarımıza bir heyecan verelim, bazı adımlar atılsın. Ama o ülkede, ama bizim ülkemizde bazı adımları beraber atalım. Siz üretmezsiniz onlar üretir, siz satmazsanız onlar satar. Madem küreselleşme diyoruz, öyleyse dünyada sizin için uzak diye, meçhul diye bir yol ve yer olmamalıdır. Ayağımızı basmadığımız hiçbir yerde ticari varlık göstermemiz mümkün değildir.

HAREKAT DEVAM EDERSE GÖÇMEN SAYISI 600 BİNE YAKLAŞIR

TUGİK'in yakında düzenleyeceği İran programını çok önemsiyorum. Suriye meselesi giderek derinleşen bir yara olarak canımızı acıtmaya, yüreklerimizi dağlamaya devam ediyor. Son günlerde Esed rejimi ve destekçileri başta Halep olmak üzere sivil yerlere saldırılarını arttırmış durumda. Buralar Rusya ve rejimin ağır bombardımanına sahne oluyor. İran destekli şii milislerin saldırıları duyuluyor.

Rejim ve rejim destekçisi ülkeler DAEŞ ve PYD gibi terör örgütlerini sürekli palazlandırıyor. Esed ülkesinde terör örgütü ve yabancılara peşkeş çekilmesine rıza gösteriyor. Halep'e yapılan harekat bunun en son örneğidir. Bu harekat bölgeden ülkemize doğru yeni bir göç dalgası başlatmıştır. Sınırımıza gelen kardeşlerimizden durumu acil olanları kabul ettik. Oralarda sağladığımız imkanlarla sınır hatlarında bekleyiş sürüyor. Hava harekatı ve saldırılar devam ederse bu sayının 600 bine çıkma ihtimali var.

SEN NE İŞE YARARSIN BM? ALNIMIZDA ENAYİ YAZMIYOR

Biz hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bu göç akımının en büyük sebebi Rusya ve Esed rejiminin başlattığı sivil halkı hedef alan saldırılarıdır. BM'nin saldırıyı yapanlara karşı tedbir almak yerine ülkemize çağrıda bulunması samimiyetsizliktir. Neymiş, kapınızı açın, onları alın. Sen ne işe yarıyorsun Birleşmiş Milletler, senin görevin ne? Bu mülteciler için sen ne kadar destek verdin? Ayıptır ayıp. Bu BM teşkilatı bu iş için kurulmadı.

Dünyadaki diğer ülkelerinin kabul ettiği mülteci sayısı ne kadar? Bizim anlımızda enayi yazmıyor. Biz bir yere kadar, sabır sabır, ondan sonra gereği neyse onu yaparız. Herhalde otobüsler, uçaklar boşuna durmuyor. Bu nasihatı verenler BM'nin diğer ülkelere biraz nasihat versinler de o mültecileri başka ülkelere gönderelim.

DOST VE MÜTTEFİKİMİZ: PYD'Yİ TERÖR ÖRGÜTÜ GÖRMÜYORUZ DİYOR

Gelin sınırlı bölge yapalım, uçuşa yasak bölge ilan edelim diyoruz. Gelin adım atalım dedik, bir değerlendirelim dediler. Arkadaşlarımız 28 Aralık'ta bir seyahat yaptılar. 3 milyar Avro vereceklermiş. Nerede 3 milyar. Sonra plan proje dediler. Yahu neyin plan projesi. Biz senden kalkıp da Türkiye'nin milli bütçesi için para istemiyoruz. Burada yaptığımız yatırımlar için para istiyoruz. Dost, NATO'da müttefikimiz ne diyor, biz PYD ile ittifak halindeyiz diyor. Hani bu dünyada terörle mücadele vardı. Kendi uluslararası elemanına Kobani'de plaket veriyor.

Buna rağmen PYD'yi, YPG'yi hala terör örgütü değil diyor. Bütün bunlar yapılırken Türkiye'ye uluslararası yükümlülüğünü hatırlatmak açık söylüyorum iki yüzlülüktür. BM Güvenlik Konseyi bir iki ülkenin kaprislerine mahkum edilmiştir. 400 bin Suriyeli hayatlarıyla 12 milyon Suriyeli bu yüzden bedel ödemişlerdir. BM etnik temizliğin önüne geçmek için daha fazla çaba sarfetmelidirler. Suriye topraklarının içinde uçuşa yasak güvenlikli bölgeler kurulmadan bu sorunun üstesinden gelinemez.

OTOBANDA SURİYELİ KIZLARLA OYNAYANLAR MALLARINA GÖZ KOYUYOR

BM ve özellikle Güvenlik Konseyi bu davranışıyla kendi meşruiyetini sorunlu hale getirdiği bilinmelidir. Bu topraklar yüzyıllardır güven, barış, huzur ve dayanışmanın sembolüdür. Bizde yabancı yoktur, bizde misafir vardır. Bizim soframız misafirle bereketlenir. Milletimiz aynı erdemi bugün de Suriye'den, ırak'tan gelen kardeşlerimiz için geçerlidir. Türkiye'nin gösterdiği misafirperverlikle Avrupa'nın gösterdiği tepki tam anlamıyla ibretliktir.

Sınırların kapanması, eşyalara el konulması gibi birçok utanç verici görüntü yaşanıyor. Suriyeli çocukla otoyolda oyun oynayarak piar çalışması yaparken şimdi de Suriye'den gelen insanların birikimlerine ve yanında getirdiklerine göz koyuyor. Yabancılar sınır dışına atılması gereken yabancılar olarakg görülüyor. Avrupa utanç çamurunda debelenirken biz insani görevimizi yapmaya çalışıyoruz.

YAYINLANAN BELGELER UTANÇ DEĞİL BİZİM İÇİN İBRA BELGESİDİR

Bir hafta önce Merkel ondan önce sayın Juncker'i misafir ettim. Juncker benim 15 yıllık arkadaşım. Avrupa'nın görevlerini yerine getirmesini, Türkiye'ye karşı sorumluluklarını yerine getirmesini istedim. Yayınlanan belgeler bizim için utanç değil bir ibra belgesidir. Ne demişim, "bize bir kereliğine vereceğiniz Avro bütçemize değildir, mültecileredir." Bu olaylar devam ettiği sürece devamı gelmelidir. Biz sizden para gelecek diye 9 milyar doları harcamadık.

O bizim misafirperverliğimizin gereğiydi. Biz bununla yıkılmadık, bundan sonra da yardıma devam ederiz, bizim özelliğimiz bu. Edirne'den geri gelenleri otobüslere bindirdik, ama bu bir olur iki olur. Ama kusura bakmayın bir dahasında kapıları açarız, kusura bakmayın. Beyefendiler bundan rahatsız olmuşlar. Son olarak Pir Sultan Abdal'ın deyişiyle, Koyun beni hak aşkına yanayım/Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan/ Yolumdan dönüp de mahrum mu kalayım /Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan." Biz de mazlumlara yardım etmeye devam edeceğiz.