TMB: Deprem odaklı kentleşme gündemi kalıcı olsun

TMB, yaşanan afetin bir kez daha deprem odaklı ve  çevreye duyarlı sürdürülebilir kentleşme ihtiyacını acı bir şekilde  ortaya koyduğu vurguladı.

TMB, Elazığ merkezli yaşanan depremin müteahhitlik kriterlerini  doğru belirleyecek yasal altyapının tamamlanması ve etkin biçimde  uygulanması, yapı denetimlerinin hassasiyetle yapılması, kentsel  dönüşüm sürecinin vakit kaybetmeden depreme karşı sıfır toleransla  gerçekleştirilmesinin büyük önemini yeniden ortaya koyduğuna işaret  etti.
    Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), ekonomi çevreleri ve sektör  tarafından ilgiyle takip edilen Ocak 2020 İnşaat Sektörü Analizi Raporu’nu yayınladı. “Resesyon Endişelerinden Kırılgan Toparlanmaya”  başlıklı analizde, küresel ve ulusal ekonominin yanı sıra inşaat  sektörüne ilişkin veriler kapsamlı biçimde değerlendirildi.

Elazığ merkezli deprem öncesinde hazırlanan rapora ilişkin yapılan TMB açıklamasında, yaşanan afetin bir kez daha deprem odaklı ve  çevreye duyarlı sürdürülebilir kentleşme ihtiyacını acı bir şekilde  ortaya koyduğu vurgulandı. TMB açıklamasında, “Depremde hayatını  kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve  yaralılara acil şifalar diliyoruz. Bu elim hadise müteahhitlik  kriterlerini doğru belirleyecek yasal altyapının tamamlanması ve etkin  biçimde uygulanması, yapı denetimlerinin hassasiyetle yapılması,  kentsel dönüşüm sürecinin vakit kaybetmeden depreme karşı sıfır  toleransla gerçekleştirilmesinin büyük önemini yeniden ortaya  koymuştur. Deprem değil, ihmal ve kusurlu yapılar öldürür. Bu afetleri  gündeme geldikçe konuşulan olaylar olmaktan çıkarmalı, deprem odaklı  ve çevreye duyarlı kentleşme vizyonunu sürdürülebilir kılmalıyız”  değerlendirmesinde bulunuldu.

    Resesyon endişelerinden kırılgan toparlanmaya geçildi

    TMB Ocak 2020 İnşaat Sektörü Analizi Raporu’nda, dünya  ekonomisinin 2020 yılına, resesyon korkularının tırmandığı 2019’dan  daha olumlu bir havada ancak tedirgin bir başlangıç yaptığına  değinilirken, gelişmiş ya da gelişmekte olan ekonomilerde çeşitli  iyimser senaryolara karşın kırılganlıkların sürdüğü belirtildi.
Raporda, geçtiğimiz yıl bir çok bölgede, ekonomilerdeki olumsuz  ayrışmalar ve çıkar çatışmalarıyla derinleşen jeopolitik riskler ile  sosyal huzursuzlukların, küresel konjonktür üzerinde belirleyici  olmayı sürdürmesinin beklendiği kaydedilirken, “Küresel ısınma ve  sonuçları halen gerçek anlamda kestirilemeyen dijital devrimin yol  açabileceği sorunlar da önümüzdeki dönemin öne çıkan riskleri  olmaktadır” denildi.
    Türkiye ekonomisinin ise zorlu geçen 2019 yılını dipten dönüşe  dair sinyaller arasında ve “en kötünün” geride kalıp kalmadığı  tartışmalarıyla tamamladığının belirtildiği raporda, “Jeopolitik  riskler ve belirsizliklerle dolu bir gündemde büyüme hızını 2020 -
2022 döneminde %5 düzeyinde sürdürmek gibi zorlu bir hedef ile karşı  karşıya bulunulmaktadır” değerlendirmesi yapıldı.

    Yarım kalan projeler ekonomiye kazandırılmalı

    Türkiye ekonomisinde başlayan canlanmanın devam ettirilmesi ile  kısa ve orta vadeli hedeflerin yakalanabilmesi için inşaat sektörünün  katkısının önemli olduğu vurgulanan TMB İnşaat Sektörü Analizi’nde, şu  ifadelere yer verildi: “Mevcut tabloda inşaat sektörü için önümüzdeki  dönemde kentsel dönüşüm sürecinin yeniden canlandırılması, kamu – özel  işbirliği (KÖİ) projelerinin önceliklendirilerek verimlilik kriterleri  çerçevesinde uygulanması ile büyük altyapı projeleri için uygun  maliyetli dış finansman temin edilmesinin önemine işaret edilmektedir.
Bununla birlikte, geçtiğimiz aylarda KÖİ ile tamamlanan şehir  hastanelerine ilişkin olarak yeni projelerin finansal model  değişikliği ile genel bütçe dahilinde sürdürüleceği açıklanmıştır.”

Raporda, yatırım ve ödenek programı yapılarak öngörülebilirliğin  sağlanması, projelerin önceliklendirilmesi, ödeneklerin  netleştirilmesi ve belli bir tamamlanma yüzdesine sahip projelerin  bitirilerek bir an önce ekonomiye kazandırılması ihtiyacının öne  çıktığı vurgulandı. Bu çerçevede inşaat ve yatırım faaliyetlerine özel  bir nevi Orta Vadeli Ekonomik Program talep edildi.
    Türkiye Müteahhitler Birliği’nin 2019 yılını değerlendirdiği  raporda genel ekonomi ve sektöre ilişkin özetle şu tespitlere yer  verildi:
 

EKONOMİDEKİ DARALMA, SEKTÖRÜN İSTİHDAMINI ETKİLEDİ: 2019 yılının  ilk 9 ayında ekonomi yüzde 1, inşaat sektörü ise yüzde 9,8 oranında  küçülmüştür. Yaşadığı daralma sonucunda sektörün istihdamdan aldığı  pay, yüzde 7 seviyesinden yüzde 5,8’e gerilemiş durumdadır. TÜİK’in  işgücü istatistiklerine göre  sektörde istihdam edilen kişi sayısı
Ekim ayı itibariyle geçen yıl 1,9 milyon seviyesinden bu yıl 1,6  milyon seviyesine inmiştir.

10 BİN PROJE HEDEFİ AŞILDI: Türk müteahhitlik firmaları,  yurtdışına açıldıkları 1972 yılından 2019 yılı sonuna kadar 126 ülkede  toplam 400,4 milyar ABD Doları tutarında 10 bin 108 proje  üstlenmiştir. Sektör, 2019 yılında ise yurtdışında toplam tutarı 18  milyar ABD Doları olan 438 proje üstlenmiştir. Böylelikle dünya  ekonomisindeki dalgalanmalar ve Türkiye’nin bölgesinde yaşanan siyasi  sıkıntıların etkisiyle yaşanan kayıplarla yıllık 20 milyar ABD Doları  seviyesi aşılamamış, ancak toplam proje sayısında 10 bin hedefi  geçilmiştir. Geçen yıl özellikle Ortadoğu’da Türkiye aleyhine  oluşturulan algı neticesinde 3 milyar ABD Doları kadar iş kaybı  yaşandığı değerlendirilmektedir. Türk müteahhitlerinin süren teminat  mektubu temini ve kontr-garanti kabulü sorunları da iş kaybı  yaratmaktadır.

SEKTÖRDEKİ KATMADEĞER YÜKSELİYOR: Yurtdışında bugüne kadar en çok  proje üstlenilen sektörlerin dağılımında kümülatif olarak ilk 5 sırada  konut, karayolu/tünel/köprü, ticaret merkezleri, enerji santralleri ve  havalimanları bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıl sektörel dağılımda  karayolu/tünel/köprü projelerinin yüzde 15,9’luk pay ile konut  projelerini (yüzde 13) geçmesi ise projelerdeki katma değerin  yükselmesi açısından dikkat çekmiştir.

LİDER PAZAR YİNE RUSYA: Geçtiğimiz yıl proje büyüklüklerine göre  en fazla iş alınan ülkeler Rusya Federasyonu, Katar, Kuveyt, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Suudi Arabistan, Irak, Macaristan ve Sırbistan olarak sıralanmaktadır. Lider pazar Rusya’da 6,1 milyar ABD Doları büyüklüğünde toplam 56 proje üstlenilirken,  ülkeyi toplam 1,2 milyar ABD Doları tutarında 7 proje ile Katar ve 1  milyar ABD Doları tutarında 8 proje ile Kuveyt izlemektedir.

FİNANSMAN VE TEMİNAT MEKTUBU SORUNLARI BÜYÜYOR: Sektörün son  yıllarda pazar çeşitliliğini artırması memnuniyet verici olmakla  birlikte, ağırlıklı olarak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde  proje üstlenmesi nedeniyle finansman sorunu da artarak sürmektedir.
Türkiye’de yerleşik bankalar tarafından verilen teminat mektupları ve  kontr-garantilerin bazı istisnalar dışında iş yapılan ülkelerde  doğrudan kabul edilmemesi büyük sıkıntılara neden olmaktadır.
Türkiye’nin son aylarda düşüş kaydeden risk primi bu süreçte kamu ve  özel sektörümüzün elini güçlendiren sevindirici bir gelişme olmuşsa da  sorunun devletlerarası görüşmelerle aşılması ihtiyacı devam etmektedir.

KONUT SATIŞLARINDA KIPIRDANMA BAŞLADI: Sektörde finansman  sıkıntısı ve talep daralması ile oluşan arz - talep dengesizliğinin  etkisi geçtiğimiz dönemde de devam etmiştir. Faiz indirimleri ve  ekonomik göstergelerde toparlanmanın başladığına yönelik işaretlerle  sektörün özellikle konut segmentinde ikinci el satışlar tarafında bir  kıpırdanma dikkat çekmektedir. Gelinen noktada, krediye talep ile  yatırımların ve istihdamın artırılması konusunda sektörün  desteklenmesi olumlu olarak değerlendirilmiştir. Bu adımların,  ekonomide belirsizliklerin giderilmesini ve öngörülebilirliğin  artmasını sağlayacak politikalarla beslenmesine yönelik ihtiyaç ise  sürmektedir.

GÜVEN ENDEKSİ ARTTI: Ekonomik Güven Endeksi, yılın son ayında Tüketici Güven Endeksi’ndeki düşüşün sınırlandırmasına rağmen %2,6  oranında artarak 93,8 olmuştur. Böylece endeks, Temmuz 2018'den bu  yana en yüksek düzeye ulaşmıştır. Endeksin oluşturulmasında kullanılan  tüketici güven endeksi dışındaki diğer güven endeksleri artmış ve  sırasıyla reel kesim 108,7, hizmet sektörü 93,2, perakende ticaret
102,6 ve inşaat sektörü 68,9 değerlerini almıştır.