Halka arzların devamı için yabancı ilgisi artırılmalı

Halka arzların devamı için yabancı ilgisi artırılmalı

TSPB Başkanı Tevfik Eraslan halka arzlarda süreklilik için yabancı yatırımcının ilgisinin artırılması gerektiğini söyledi

A+A-

GONG programına konuk olan Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Başkanı Tevfik Eraslan, Hakan Güldağ ve Kenan Sözbir’in sorularını yanıtladı. Eraslan, halka arzlardaki yükseliş trendinin devam edebilmesi için ülkemize yabancı yatırımcının ilgisinin artırılmasının önemli olduğunu vurguladı.

Hakan Güldağ: Son zamanlarda halka arzlara ve borsaya ilgi önemli ölçüde arttı. Siz büyük resmi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tevfik Eraslan: Bu günler sermaye piyasaları açısından özlemini çektiğimiz günlerdi. Bireysel yatırımcıların borsaya gelmeleri ve şirketlerimize ortak olmaları bizim çok arzu ettiğimiz bir konuydu ve bunu uzun yıllar başaramamıştık. Ancak 2019 yılından itibaren çok ciddi bir ivmelenme gördük. Rakamlar bir milyon seviyelerinden iki milyon yedi yüz bin yatırımcı seviyesine kadar geldi. Sermaye piyasaları ve halka arzlarla ilgili Türkiye’deki sorun, talep yetersizliğiydi. Talebi oluşturabilince şirketler de ederinden yatırımcılara satılabilince bu sefer şirket sahipleri de artık şirketlerini gönül rahatlığıyla halka arz etmek için sıraya girer hale geldi. 2020 yılında sekiz adet, bu yıl ise şu ana kadar on üç tane halka arz gerçekleştirmiş olduk. Sekiz milyarı geçen bir kaynak miktarını da şirketlerimize aktarılmasına imkan sağladık. Bizim üstümüze düşen ana görevin bu trendi devam ettirmek olduğunu biliyoruz. Bunun sorumluluğuyla hareket ediyoruz.

“BİRLİK OLARAK YABANCI YATIRIMCIYI ÜLKEYE ÇEKMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

Hakan Güldağ: Bu seneki on üç halka arzı özellikleri bakımından nasıl değerlendirmek gerekir?

Tevfik Eraslan: Halka arz olmak isteyen şirketlere kapımız, Sermaye Piyasası Kurulu’nun kriterlerini yerine getirmek şartıyla, açık.  Buradaki şirketlerin ağırlıklı bir bölümü enerji sektörü kökenli. Önümüzdeki dönemde de çok sayıda şirket halka arz olmak için hazırlık yapıyor. Bu son derece sevindirici bir durum. Diğer taraftan toplam yirmi bir şirketimizin yirmisinden konuşacak olursak bunlardan on beş tanesinin fiyat performansının halka arz fiyatının oldukça üzerinde olduğunu görüyoruz. Beş tanesinin ise halka arz fiyatına göre bir miktar geride kaldığını gözlemliyoruz. Dolayısıyla yirmi halka arzdan on beş tanesinde pozitif bir sonucumuz var, beş tanesinde ise henüz yatırımcının yüzünü güldürecek sonuçlar oluşmamış durumda. Bir taraftan halka arzlarla birlikte piyasada arzlar artarken diğer taraftan yabancı yatırımcı da büyük oranda çıkış yapıyor. 2019 şubat ayında Borsa İstanbul’da yabancıların sahiplik oranı yüzde altmış beş iken bu oran bugün yüzde kırk ikiye geldi. Dolayısıyla bireysel yatırımcıya, halka arzlar ve yabancı yatırımcının boşluğu sebebiyle çift yük bindirmiş oluyoruz. Bunun toparlanması için yabancı yatırımcının mutlaka olması gerektiğini düşünüyorum. Son dönemdeki halka arzların bazılarında halk arz fiyatının geride kalması şirketlerin ekonomik durumları veya gelecek perspektiflerinden ziyade halka arzların çok büyük ölçekler haline gelmesi ve bireysel yatırımcının bu iş için ayırdığı kaynağın yeterli olmaması açısından da bu konuya bakmak gerekir. Birlik olarak bir taraftan da yabancı yatırımcıya Türkiye’yi anlatabiliriz ve niyetlerini nasıl olumluya çevirebiliriz konusunda da çalışıyoruz. Bu konuda ülke olarak da birlikte hareket etmemiz gerektiğini düşünüyoruz.

Kenan Sözbir: Halka arzlardan talebin arza oranında bir düşüş var. İlk on üç halka arzlarda talep arza oranla yüksekti. Son iki halka arzda ikinin altına düştü hatta bire kadar geriledi. Eğer yabancı yatırımcı gelmezse bu sürdürülebilir olabilir mi?

Tevfik Eraslan: İlk gelen halka arzlara baktığımızda ölçekler de büyük değildi. Son dönemde daha büyük ölçekli şirketlerimiz de halka arz için başvuru yapıyor. Tek başına bireysel yatırımcıdan ziyade yabancı yatırımcı talebinin de önemli olduğunun tekrar altını çiziyorum. Bununla birlikte yeni yatırımcı sayısındaki artış hızının da devam ettirebiliyor olmamız lazım. O zaman bu trendi ileri taşımamız da mümkün olacaktır. Hem aracı kurumlarımız hem SPK şirketlerin halka arz sürecini çok dikkatli bir şekilde yönetiyorlar.

“ARZ-TALEP DENGESİNİ ÇOK İYİ YÖNETMEMİZ LAZIM”

Hakan Güldağ: Halka arzlarda şuan dalgalı bir seyir izleniyor peki bundan sonraki döneme ilişkin beklentiniz nedir?

Tevfik Eraslan: Şu an dünyada büyük merkez bankalarının genişletici para politikalarından vazgeçmediklerini görüyoruz. Dolayısıyla bol para piyasalarda bir süre daha kalmaya devam edecek. Bu dünya için sermaye piyasası ürünlerine olan ilginin önümüzdeki dönemde de devam edeceğine dair en önemli işaretlerden bir tanesi. Diğer taraftan bol paranın başka bir yansıması da sabit getirili ürünlerdeki getirinin oldukça düşük seyretmesi olmakta. Eğer döviz bazında bir getiri arıyorsanız sıfıra yakın seviyelerde olabiliyor. Bu sebeple bu tarafta artı bir değer yaratabilmek mümkün değil. Merkez Bankası şuan yüksek faizli bir politika izliyor ancak TL cinsinden baktığımızda reel getiri anlamında kurguladığımızda çok çok yukarda bir getiriden bahsetmek mümkün değil. Bunun yanında ülkenin büyüyeceğine inanıyorsanız veya ülkenin büyüme hızından daha hızlı büyüyecek bir şirkete yatırım yapmışsanız getirinizin oldukça iyi olacağı anlamına gelir. Buradaki trendi makro ekonomik veriler çerçevesinde sürdürebilir olacağını düşünüyorum. Dikkat etmemiz gereken ise, halka arzlarda ciddi bir yoğunlaşma var dolayısıyla arz burada artmış durumda, yabancı yatırımcı Türkiye’den çıkış eyleminde, bu sebeple buradaki arz talep dengesini çok iyi yönetiyor olmamız lazım.

Hakan Güldağ: Son zamanlarda yurt dışında da halka arzlarda ciddi artışlar gözlemledik. Sizce bu artış Türkiye açısından rakiplik teşkil eder mi?

Tevfik Eraslan: Finans sistemi Türkiye’de birçok ülkeye göre daha düzgün çalışıyor. Çok iyi bir insan kaynağı, genç nüfus nedeniyle de dinamik bir iç piyasası var. Ben bunların bütün yatırımcılar için çok cazip bir yatırım ortamı oluşturduğunu değerlendiriyorum. Uluslararası ilişkilerin son zamanlarda gerginleşmesi sebebiyle yatırımcılar bir miktar uzaklaştı. Ancak Türkiye’nin son dönem dış politikasına baktığımızda Avrupa tarafında daha sıcak bir diyaloğun oluşmaya başladığını da görüyoruz. Bu durumun yabancı yatırımcıların tercihlerine de yansıyacağını düşünüyorum.

Kenan Sözbir: Halka arzda miktar olarak beklentiniz nedir?

Tevfik Eraslan: Bize gelen haberlere baktığımda kırka yakın şirketin halka arz için önemli bir hazırlık içerisinde olduğunu biliyorum. Bu halka arzlar gerçekleştiğinde önemli bir miktarın bu şirketler için kaynak olacağını düşünüyorum. Hem finansal açıdan rahatlama hem yatırımlarını güvenle yapabilme hem de inorganik büyüme ile birtakım projeleri varsa bunları hayata geçirmek için önemli bir adım olacağını değerlendiriyorum. Kırka yakın şirket önemli bir sayı çünkü son iki yıl için konuştuğumuzda rakamlarımız bu potansiyel hazırlanan şirket rakamının daha altındaydı. Sadece yabacı kaynakla büyümeye çalıştığınız zaman limitlere gelebiliyorsunuz. Burada önemli miktarda öz kaynak takviyesi almış olacak şirketlerimiz. Bu öz kaynağı akıllıca değerlendirdikleri takdirde de önemli bir yol katabileceklerini de görüyoruz. Türkiye’nin son dönem ihracat başarılarına baktığımızda veya pandemiyle birlikte şirketlerin tedarik noktasına baktığımızda halka arzlardan gelecek kaynaklarla başarı kaydedeceklerini düşünüyorum.

Hakan Güldağ: Halka arzlar arasındaki para transferlerin yararlı sonuçlar getirebileceğini düşünüyor musunuz?

Tevfik Eraslan: Yeni kaynak getirmeden yeni halka arzları karşılamamız zor. Bu nedenle yeni bireysel yatırımcıları buraya ekleyebiliyor olmamız lazım. Ülkemizdeki kurumsal yatırımcıların potansiyellerini artırabiliyor olmamız lazım. Yabancı yatırımcıları da buraya getirebiliyor olmamız gerekir ki trendi devam ettirelim. Şunu da eklememiz lazım, özellikle dijitalleşmeyle birlikte yatırımcıların hızlı bir şekilde bilgiye erişebiliyor olmaları ve yatırım araçlarıyla birlikte teknik bilgilerin tamamını elde edebiliyor olmaları sermaye piyasası ürünlerine olan güveni de sağladı. Ülkemizdeki son dönem gelişmelerinden bir tanesi mevzuat olarak uzaktan hesap açılabilmesi de mümkün hale geldi. Bu da yaygın şube ağına sahip olmayan aracı kurumlar için de ciddi bir fırsat yarattı. Bu sayede vatandaşlarımız sisteme eklenmeleri de kolay hale geldi.

“YATIRIMCI ŞİRKETLER HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ OLMALI”

Hakan Güldağ: Yatırımcı nelere dikkat etmeli?

Tevfik Eraslan: Yatırımcı sayılarına baktığımızda, küçük yatırımcı büyük oranda sermaye piyasasına geldi. Halka arzlardaki yoğun talep nedeniyle yatırımcı istese de büyük miktarda yatırım yapamadı. Bir milyarlık halka arz yapıldığında yatırımcı başına verebildiğiniz hisse senedi miktarı bin lirayı dahi bulamıyordu. Yatırımcılara tavsiyemiz sosyal medyada duyduklarıyla yatırım yapmamaları. Bir hisse senedi almak özünde bir şirkete ortak olmak demektir. Dolayısıyla bu şirketin bütün özellikleri konusunda bilgi sahibi olmaları gerekir. Mutlaka spk lisanslı yatırım danışmanlarından tavsiye alarak yatırımlarını yönlendirmeleri de buradaki isabetli yatırım kararları için önemli unsurlardan bir tanesi. Yatırım yaparken yatırım yaptığımız finansal ürünlerin bizim getiri vademizle uyumlu olmasına dikkat etmemiz gerekir. Yatırım yaparken tek bir finansal ürün değil, bir sepetten oluşmasına dikkat edelim. İyi bir tasarruf alışkanlığımızın olmasına gayret edelim. Küçük tasarruflarla genç yaşta başlanmış birikimlerin uzun dönemde rahat bir emeklilik dönemi için çok temel bir kriter olduğunu da aklımızdan çıkarmayalım.

Hakan Güldağ: Sermaye piyasalarla kripto para cephesini değerlendirdiğimizde sermaye piyasalarının avantajları neler olur?

Tevfik Eraslan: Ülkenin finansal bir havuzu var. Bankacılık da aynı havuzdan faydalanıyor, sermaye piyasaları da aynı havuzdan faydalanıyor kripto paralar da bu havuzdaki kaynaklara tabi durumdalar. Dolayısıyla bu araçlar birbirleriyle yarışır durumda. Kripto paralarla ilgili her gün herhangi bir ülkenin merkez bankasından mutlaka bir uyarı duyuyoruz. Dolayısıyla burası tamamen her şeyiyle düzenlenmiş bir alan değil. Ülkelerin bu konuyu nasıl düzenleyecekleri konusunu da çok sıkı bir şekilde çalıştıklarını da gözlemliyoruz. Vergilendirme rejiminden bu kaynakların alınıp satılması konusundaki bütün alanların önümüzdeki süreçte bir şekilde kurala bağlanacağını göreceğiz. Sermaye piyasaları arkasında ekonomik gerçeklerin olduğu ürünler. Bir pay aldığınızda o şirkete ortak oluyorsunuz. O şirketin sahip olduğu ekonomik anlam ne ise elinizdeki hisse ne kadarına tekabül ediyorsa o kadarlık hakkınız oluyor. Hala kripto varlıklar için bunu söyleyemiyoruz. Dolayısıyla yatırımcılar ona bir değer atfettiği sürece bir değeri oluyor yoksa ürünün kendisinin bir değeri yok.

Kenan Sözbir: Sizin birlik olarak bu konuyla ilgili bir çalışmanız var mı?

Tevfik Eraslan: Bu ürünleri alıp satan kurumların bir ticari kazanç elde ettiklerini görüyoruz. Bizim üyemiz kurumların içerisinde de ticari modelini veya faaliyet kapsamını bu alana doğru geliştirmek isteyenler de var. Ama düzenleyici otoritenin bu konudaki yaklaşımı nihai belirleyici olacaktır.

Hakan Güldağ: Türkiye’de finansal okuryazarlık düzeyini nasıl değerlendiriyorsunuz? Birlik olarak yaptığınız çalışmalar nelerdir?

Tevfik Eraslan: TSPB olarak en öncelikli görevlerimizden bir tanesi finansal okuryazarlığın artırılması olduğunu düşünüyoruz. Bu amaçla da tanıtıcı videolarımız var sosyal medya hesaplarımız üzerinden paylaşıyoruz. Gündemdeki konuların da tartışılması amacıyla ortam sağlamaya önem gösteriyoruz. Ülkedeki tüm bireylerin bir finans profesörü kadar finans bilmelerini beklemek gerçekçi değil.

Hakan Güldağ: Finansal okuryazarlıkta Türkiye’nin bir sıralama bilgisi elimizde var mı?

Tevfik Eraslan: Türkiye de fena bir düzeyde değil. Bireysel emeklilikten örnek vermek gerekirse yatırımcılar bilinçli bir şekilde fon tercihlerinde bulunuyorlar. Son dört yılda yatırımcıların en fazla yatırım yaptıkları ürün altın oldu. Bu da Türkiye’deki bireysel yatırımcının zannettiğimiz kadar bilinçsiz olmadığını gösteriyor. Çok isabetli bir yatırım tercihi oluşturdular.

Kenan Sözbir: Sıfır komisyonla işlem yapmaya sizin bakışınız nasıl?

Tevfik Eraslan: Yatırımcıların yanıltılmaması ve yatırımcılara doğru bilgi verilmesi çok kıymetli. Sıfır komisyonla işlem hakkında kampanyalar düzenlenir yatırımcılara doğru bilgi verilirse pozitif bir dönüş alma imkanı var. Ama burada izlenecek politikaların sürdürülebilir politikalar olması ve yatırımcıların yanıltılmaması önemli nokta. Bunu da TSPB çok yakından takip ediyor.

Hakan Güldağ: Çiftlik Bank gibi mağduriyetlerin oluşmaması için yasal düzenleme eksikliği olduğunu düşünüyor musunuz?

Tevfik Eraslan: Çiftlik Bank konusu veya kripto borsa konularını sermaye piyasalarında faaliyet gösteren durumlardan tamamen ayırmak lazım. Çünkü bu iki örnek de Türkiye’deki düzenlemelere tabi olmadan para toplayan organizasyonlardı. Sermaye piyasası kanunuyla kurulmuş ve bu doğrultuda hareket edenlerin tamamı hem mevzuata tabi hem de denetime tabiler. Dolayısıyla burada yatırımcıların kendilerini çok rahat hissedebileceklerini söyleyebilirim. Gönül rahatlığıyla ülkemizdeki aracı kurumlar ve yatırım ortaklarıyla çalışabiliriz. Önümüzdeki dönemde bu konuda kademeli düzenlemelerin geleceğini düşünüyorum