"İstanbul’da dere yataklarında yüzbinlerce nüfus yaşıyor"

"İstanbul’da dere yataklarında yüzbinlerce nüfus yaşıyor"

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Şu an dere yataklarında -isim vermeyim- altı, yedi tane yatakta yüzbinlerce nüfus yaşıyor” dedi.

A+A-

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Şu an dere yataklarında -isim vermeyim- altı, yedi tane yatakta yüzbinlerce nüfus yaşıyor” dedi.

Karadeniz Bölgesi’nin batısında 11 Ağustos’ta başlayan aşırı yağış sonucu Bartın, Kastamonu ve Sinop’ta sel ve su baskınlarının meydana gelmiş, Bartın’ın Ulus ilçesi, Kastamonu’nun Azdavay, İnebolu, Bozkurt, Küre ve Pınarbaşı ilçeleri ile Sinop’un Ayancık ilçesinin selden etkilenmişti.

Kastamonu’daki gibi dere kenarlarında bulunan yapılaşma örneklerinin İstanbul’da da olduğunu belirten İmamoğlu, bu konuda dere ıslahı çalışmaları yapıldığını söyledi.

ANKA’dan Ünsal Kasırgaoğlu’nun aktardığına göre İBB başkanı şöyle konuştu:

“Şu anda mesela biz İstanbul’un en az 12, 13 noktasında dere ıslahı çalışması yapıyoruz. Ama o kadar birikmiş konular var ki. Mesela Ayamama’daki sorunu hemen hemen çözdük. Şimdi hatta Ayamama çevresini komple yeşil alan şeklinde tasarlıyoruz. Tabi İstanbul’un su toplama kapasitesi ve yağmur oranları burası gibi değil. Burada çok daha büyük yağışlar söz konusu olabiliyor. Ama İstanbul başta olmak üzere bütün şehirlerimiz, bu tarz yani su baskını, sel, deprem, yangın, aklınıza ne gelirse tüm afetlere, afet öncesi hazırlık kısmına odaklanarak hareket etmeli. Mesela Kastamonu’dayız. Aynı riski taşıyan başka havzalarımız var mı? Başka dere yataklarımız var mı? O yataklar üzerinde kurulu ilçelerimizde öncü tedbirler ne alınabilir?"

“Bugün Bozkurt’ta mesela, resmen dere yatağına parsel üretilmiş ve bir daha yapılmış” diyen İmamoğlu, şöyle devam etti:

“Resmen görünüyor. Eski fotoğraflarda da var. Bu hatalar yapılmış. Kim yapmışsa geriye dönüp bakılmalı, hesabı sorulmalı. Bundan sonra yapılmaması için tedbir alınmalı. Başka ilçelerimizde bu tarz yerler var ise de devletçe, milletçe oralara tedbir alarak, bu tür afetler yaşandıktan sonra ‘vah vah, eyvah’ demeden oradaki canlarımızı, insanlarımızı mağdur etmeden çözümler bulmalıyız.”