TCMB 2020 enflasyon beklentilerini açıkladı

TCMB 2020 enflasyon beklentilerini açıkladı

TCMB Başkanı Uysal enflasyonun 2020 yıl sonunda yüzde 8,2 olarak gerçekleşeceği, 2021 yıl sonunda yüzde 5,4 olarak tahmin ettiklerini,  orta vadede %5,0 düzeyinde istikrar kazanacağını tahmin edildiğini söyledi.

A+A-

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB), enflasyon beklentilerini değiştirmedi. Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal "Enflasyon Raporu 2020-I"  sunumunu gerçekleştirdi.

Uysal enflasyonun 2020 yıl sonunda yüzde 8,2 olarak gerçekleşeceği, 2021 yıl sonunda yüzde 5,4 olarak tahmin ettiklerini,  orta vadede %5,0 düzeyinde istikrar kazanacağını tahmin edildiğini söyledi.

Bir önceki beklenti de bu yıl için yüzde 8,2, gelecek yıl için  yüzde 5,4 seviyesinde bulunuyordu.

Uysal "Enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2020 yılı sonunda yüzde 6,2 ile yüzde 10,2 aralığında (orta noktası yüzde 8,2), 2021 yılı sonunda  yüzde 3,0 ile yüzde 7,8 aralığında (orta noktası yüzde 5,4) gerçekleşeceği  öngörülmektedir." dedi.

TCMB beklenti anketinde yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 10,01, 12 ay sonrası enflasyon beklentisi yüzde 9,54, 24 ay sonrası enflasyon  beklentisi yüzde 8,51 olarak belirlenmişti.

Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) Aralık ayında yıllık enflasyonu  yüzde 11,84 olarak açıklamıştı.

    Başkan Uysal'ın konuşmasından satırbaşları:

Küresel iktisadi faaliyetteki zayıflama 2019 yılının son  çeyreğinde de devam ederken, ekonomi politikalarına ilişkin  belirsizlikler son dönemde kısmen azalmakla birlikte önemini korudu. ABD ve Çin arasındaki ticaret anlaşması, Brexit sürecine ilişkin  belirsizliklerin azalması ve küresel para politikalarının destekleyici  duruşu, büyüme görünümünü bir miktar olumlu etkiledi. Bununla birlikte  jeopolitik riskler, kuraklık ve son günlerde Çin’de baş gösteren  salgın hastalığa ilişkin artan endişeler küresel büyüme üzerinde aşağı  yönlü riskler olarak öne çıkıyor. Önümüzdeki dönemde, gelişmiş  ülkelerde büyüme görünümünün bir miktar olumluya dönmesini, gelişmekte  olan ülkelerde ise ülkelere özgü kırılganlıkların büyüme performansı  üzerinde etkili olmasını bekliyoruz.

Küresel ekonomiye ilişkin belirsizliklerin azalmasının emtia  fiyatları ve büyüme kanallarıyla küresel enflasyonu artırma olasılığı  bulunuyor. Öte yandan, küresel faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskler  bu olasılığı zayıflatıyor. Yakın dönemdeki jeopolitik gelişmeler ve Çin’deki salgın hastalık, petrol fiyatlarındaki oynaklığı artırarak  her iki yöndeki riskleri canlı tutuyor. Bu çerçevede küresel  enflasyona ilişkin riskleri dengeli olarak değerlendiriyoruz.

Mevcut küresel finansal koşullar ve küresel ticarete ilişkin  beklentilerdeki kısmi iyileşme gelişen ülke finansal varlıklarına  yönelik talebi ve risk iştahını destekliyor. 2019 yılının dördüncü  çeyreğinde gelişmiş ülkelerin uzun vadeli tahvil getirileri bir miktar  yükseldi (Grafik 1). Buna karşın küresel enflasyondaki zayıf seyir,  gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikalarını genişleyici  yönde sürdüreceklerine dair beklentileri güçlendirmektedir. Bu görünüm  altında, GOÜ’lere yönelen portföy akımlarında bir miktar toparlanma  gözledik

Makroekonomik göstergelerdeki iyileşme ve küresel gelişmelerin  katkısıyla Türkiye’nin risk primi bir önceki rapor dönemine göre  belirgin ölçüde geriledi. Enflasyon beklentilerindeki ve ülke risk  primindeki iyileşme uzun vadeli faizlerin düşmesini sağladı. Böylelikle, kredi faiz oranlarındaki gerileme ve iç talepteki  toparlanmayla kredi büyümesi hız kazandı.

Eylül ve Ekim aylarında tek haneye gerileyen tüketici enflasyonu,  yılın son iki ayında düşük bazın da etkisiyle artış gösterdi ve 2019  yılını yüzde 11,84 ile Ekim Enflasyon Raporu’nda öngörülen seviyenin  altında tamamladı. Eğilim ve fiyatlama davranışına ilişkin göstergeler  son çeyrekte enflasyonun ana eğiliminde görece ılımlı seyrin  korunduğuna işaret etti. Geçtiğimiz Rapor dönemine kıyasla öne çıkan  önemli bir gelişme enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin genele  yayılarak devam etmesi ve beklentiler arasındaki uyumun güçlenmesi  oldu.

İktisadi faaliyet ise, Ekim Enflasyon Raporu’yla uyumlu bir  şekilde toparlanma eğilimini sürdürdü. Son çeyreğe ilişkin veriler,  büyümenin iç talep kaynaklı olarak güç kazandığına ve sektörel  yayılımındaki iyileşmenin devam ettiğine işaret ediyor. Öte yandan  talep kompozisyonundaki değişimle birlikte net ihracatın büyümeye  katkısının azaldığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde cari işlemler  dengesinin ılımlı bir seyir izleyeceğini tahmin ediyoruz. Bununla  birlikte, küresel ekonomiye ilişkin belirsizliklerin sermaye akımları,  dış ticaret ve emtia fiyatları kanalıyla makroekonomik göstergeler  üzerinde oluşturduğu riskleri yakından takip ediyoruz.

  Enflasyonun ana eğilimine dair göstergeleri dikkate alarak  belirlediğimiz parasal duruş çerçevesinde faiz indirimlerine Aralık ve Ocak aylarında devam ettik. Politika faiz oranında Aralık ayında  gerçekleştirdiğimiz 200 baz puan indirimin ardından Ocak ayında da 75  baz puanlık ölçülü bir indirim yaparak bir hafta vadeli repo ihale  faiz oranını yüzde 11,25 olarak belirledik. Enflasyon  beklentileri ve ülke risk primindeki düşüşün de katkısıyla Türk lirası  getiri eğrisi tüm vadelerde geriledi.

Geçtiğimiz yıl genelinde sergilediğimiz sıkı para politikası  duruşu ve buna bağlı olarak enflasyonun Raporlarımızda paylaştığımız  tahmin patikası ile uyumlu bir seyir izlemesi sonucunda, enflasyon  beklentilerinde belirgin bir iyileşme sağladık (Grafik 5). Temmuz  ayına kıyasla beklenti dağılımının normalleşmesi ve anket  katılımcıları arasındaki uyumun artması orta vadeli enflasyon  görünümüne ilişkin belirsizliklerin önemli ölçüde azaldığına işaret  ediyor .

Enflasyon beklentilerindeki düzelmeye ek olarak iktisadi  faaliyetteki toparlanma ve küresel gelişmelerin katkısıyla gerileyen  ülke risk primi, uzun vadeli faizlerin düşmesinde belirleyici oldu. Türk lirasının kısa vadeli oynaklığı diğer gelişmekte olan  ülkeler ortalamasına geriledi.

Bu dönemde yurt içi fonlama koşullarının gevşemesiyle kredi  faizleri belirgin ölçüde geriledi ve kredi kanalının büyümeye desteği  arttı (Grafik 9 ve Grafik 10). Politika faizindeki indirimlere ek  olarak döngü karşıtı makro ihtiyati bir araç olarak kullandığımız  zorunlu karşılık adımları kredilerdeki canlanmaya katkıda bulundu.

Kredi arzının ithalat talebi oluşturmayan ve üretim odaklı sektörlere  yönlendirilmesini teşvik ederek finansal istikrarı desteklemek  amacıyla, geçtiğimiz Aralık ayında zorunlu karşılık düzenlemesinde 2020 yılı stratejimizle uyumlu bazı değişiklikler yaptık.

Tüketici enflasyonu 2019 yılının son çeyreğinde, bir önceki çeyrek  sonuna kıyasla, 2,58 puan artarak yüzde 11,84’e yükseldi ve yılı Ekim Enflasyon Raporu tahmininin altında tamamladı. Böylelikle  tüketici enflasyonu bir önceki yıl sonuna kıyasla 8,5 puan gerilemiş  oldu. Bu düşüşte birikimli döviz kuru etkilerinin zayıflaması ana  belirleyici olurken, ılımlı talep koşulları ile işlenmemiş gıda ve  ithalat fiyat gelişmeleri enflasyondaki düşüşe destek veren diğer  unsurlar olarak öne çıktı. Çekirdek göstergelerden B endeksinin yıllık  enflasyonu da öngörülere kıyasla bir miktar daha düşük gerçekleşti

Yılın son çeyreğinde ise, jeopolitik gelişmelere bağlı olarak  döviz kuru ve uluslararası petrol fiyatlarında artış gözlendi. Maliyet  unsurlarına ek olarak düşük bazın da etkisiyle yılın son iki ayında  hem tüketici enflasyonu hem de çekirdek göstergelerin yıllık  enflasyonu yükseldi. Enflasyondaki artış, baz etkisinin güçlü olduğu  temel mal ve enerji gruplarında daha belirgin oldu. Gıda enflasyonu  işlenmemiş gıda kaynaklı olarak yükselirken, hizmet enflasyonu yataya  yakın bir seyir izledi (Grafik 13). Bu dönemde eğilim ve fiyatlama  davranışına ilişkin göstergeler ılımlı seyretti.

İktisadi faaliyet, 2019 yılı üçüncü çeyreğinde Ekim Enflasyon Raporu’yla uyumlu bir şekilde toparlanmaya devam etti. Bu dönemde, Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış  olarak bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 0,4, bir önceki yılın aynı  dönemine göre ise yüzde 0,9 oranında arttı. Üçüncü çeyrekte büyümenin  temel belirleyicisi yurt içi talep oldu (Grafik 15). Tüketim  harcamaları artmaya devam ederken, toplam yatırımlarda düşüş  eğiliminin durduğunu ancak zayıf düzeyin korunduğunu görüyoruz.

İhracattaki artışa rağmen ithalattaki toparlanmayla net ihracat uzun  bir aradan sonra yıllık ve dönemlik büyümeye negatif katkı verdi.

Yılın son çeyreğinden itibaren iktisadi faaliyetin güç kazandığı  ve toparlanmanın sektörel yayılımının genişlemeye devam ettiği  görülüyor. Bu dönemde risk primi, döviz kuru oynaklığı ve  belirsizliklerdeki azalmayla birlikte finansal koşullardaki iyileşme  yurt içi talebi belirgin ölçüde destekledi. İmalat sanayi firmalarının  yatırım eğilimlerinde küçük ve orta ölçekli firmaları da kapsayan bir  iyileşme görülürken, işgücü piyasasında da toparlanma sinyalleri  gözlendi . Nitekim Ekim döneminde üçüncü çeyreğe kıyasla  tarım dışı istihdam arttı ve işsizlik oranları geriledi .

Yurt içi talep güç kazanırken, küresel büyüme görünümündeki  zayıflama dış talebi kısmen yavaşlatıyor. Buna rağmen rekabet gücü  kazanımları, pazar çeşitlendirme esnekliği ve turizmdeki güçlü seyir,  mal ve hizmet ihracatındaki artışı destekliyor. Ancak, yurt içi talebe  bağlı olarak ithalatta gözlenen toparlanmayla birlikte net ihracatın  büyümeye katkısı azalmaya devam ediyor. Bu doğrultuda  yıllıklandırılmış cari işlemler dengesinde de düşüş gözleniyor.

Finansal koşullardaki iyileşmeyle birlikte 2020 yılında iktisadi  faaliyetin potansiyel düzeyine yakınsamaya devam etmesini bekliyoruz.
Çıktı açığının mevcut düzeyleri dikkate alındığında, öngörülen  toparlanma eğilimi altında toplam talep koşullarının enflasyonist  olmayacağını tahmin ediyoruz. Yatırım ve istihdam eğilimlerindeki  iyileşmeyle yurt içi talebin kademeli olarak güçlenmeye devam etmesini  bekliyoruz.  2019 yılında belirgin bir iyileşme kaydeden cari işlemler  dengesinin önümüzdeki dönemde ılımlı bir seyir izleyeceğini  öngörüyoruz.

Tahminlerimize geçmeden önce kısaca temel varsayımlarımızı  aktaracağım.

Uluslararası ham petrol fiyatlarına ilişkin gerçekleşmeler, Ekim Enflasyon Raporu varsayımlarının üzerinde kalırken, ABD doları  cinsinden ithalat fiyatları öngörülerle uyumlu seyretmiştir. Petrol  üretimine ilişkin güçlü öngörülerin yanı sıra yakın dönemde Çin’de baş  gösteren salgın hastalık petrol fiyatlarını aşağı yönlü etkilese de  jeopolitik gelişmeler fiyatlardaki oynaklığı artırmakta ve yukarı  yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Küresel büyüme görünümündeki kısmi  iyileşme de dikkate alınarak, Ekim Enflasyon Raporunda yer alan ham  petrol fiyatları varsayımı 2020 yılı için ortalama 57,7 ABD dolarından 60 ABD dolarına yükseltilmiştir (Grafik 20). 2020 yılına ilişkin ABD  doları cinsinden ithalat fiyatları yıllık ortalama artış oranı  varsayımı ise yukarı yönlü güncellenmiştir (Grafik 21). Bununla  birlikte 2020 yılı için Ekim Enflasyon Raporu’nda yüzde 11 olan gıda  enflasyon varsayımımızı koruyoruz.

Tahminlerimizi üretirken, makroekonomik politikaların orta vadeli  bir perspektifle enflasyonu düşürmeye odaklı olarak koordineli şekilde  belirlendiği bir görünümü esas alıyoruz. Bu bağlamda, Yeni Ekonomi
Programı çerçevesinde maliye politikasının ekonomideki dengelenme  sürecine katkı verecek şekilde oluşturulmaya devam edeceğini ve kamu  kontrolündeki yönetilen/yönlendirilen fiyat ve ücret ayarlamalarının  büyük ölçüde enflasyondaki düşüş sürecini destekleyecek şekilde  belirleneceğini varsaydık. Enflasyondaki düşüşün devamını  önceliklendiren güçlü politika koordinasyonu, risk primi ve  belirsizlik algılamalarındaki iyileşmenin devam etmesi açısından  kritik önem taşımakta.

    3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü

Şimdi sizlere, çizmiş olduğum çerçeve dâhilinde ürettiğimiz  enflasyon ve çıktı açığı tahminlerimizi sunacağım.

Enflasyonu düşürmeye odaklı, sıkı bir para politikası duruşu ve  güçlü politika koordinasyonu altında, enflasyonun kademeli olarak  hedeflere yakınsayacağı öngörülmektedir. Bu çerçevede, enflasyonun 2020 yıl sonunda yüzde 8,2 olarak gerçekleşeceği, 2021 yıl sonunda  yüzde 5,4’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar  kazanacağı tahmin edilmektedir. Enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2020  yılı sonunda yüzde 6,2 ile yüzde 10,2 aralığında (orta noktası yüzde 8,2), 2021 yılı sonunda ise yüzde 3,0 ile yüzde 7,8 aralığında (orta  noktası yüzde 5,4) gerçekleşeceği öngörülmektedir.

Enflasyon, Ekim Enflasyon Raporunu takip eden dönemde  tahminlerimizle uyumlu gerçekleşti. Enflasyondaki düşüşün  sürekliliğini sağlamaya odaklı parasal duruşun ve makro politika  koordinasyonunun sürdürüleceği bir çerçeve altında 2020 ve 2021 yıl  sonu enflasyon tahminlerinde değişiklik yapmadık. Yıl sonu enflasyon  tahminini yüzde 8,2 olarak koruduk. Akaryakıt ürünlerindeki eşel mobil  uygulamasının da katkısıyla petrol fiyatlarına ilişkin varsayımlardaki  yukarı yönlü güncellemenin yıl sonu enflasyon tahminine etkisinin 0,1  puan ile sınırlı kalacağını öngörüyoruz. Bir önceki Rapor tahminlerine  göre bir miktar daha yukarıda seyretmesi beklenen çıktı açığındaki  güncelleme tüketici enflasyonu tahminini 0,1 puan  birim işgücü  maliyetlerindeki artış ise 0,2 puan yükseltiyor. Diğer taraftan, 2019  yılının son çeyreğine ilişkin gerçekleşmenin ve yıl genelinde  enflasyon ana eğiliminde beklenen iyileşmenin yıl sonu enflasyon  tahminini düşürücü etkisini 0,2 puan olarak hesaplıyoruz. Ayrıca, son  dönemde gerçekleştirilen bazı vergi ayarlamalarının yıl sonu  enflasyonuna 0,2 puan aşağı yönlü etki yapacağını tahmin ediyoruz.

Temkinli parasal duruş ve bekleyişlerdeki iyileşmenin sürmesiyle  enflasyondaki düşüş eğiliminin devam edeceğini öngörüyoruz. Bu  çerçevede, 2021 yılı enflasyon tahminimizi de yüzde 5,4 olarak sabit  tuttuk.

Paylaştığımız bu tahminleri, küresel finansal koşulların ılımlı  seyredeceği ve son dönemde ülke risk priminde görülen kademeli  iyileşmenin önümüzdeki dönemde devam edeceği bir çerçevede elde ettik.
Finansal koşullardaki iyileşme ekonomideki toparlanmayı desteklemekte.
Bu çerçevede, toplam talep koşullarının enflasyonist olmayacağı bir  görünüm öngörüyoruz.

Konuşmamı yılın ilk Enflasyon Raporu olması nedeniyle 2020  yılındaki para politikasına dair kısa bir değerlendirmeyle  sonlandırmak istiyorum.

Enflasyon tahminlerimizden az önce ayrıntıyla bahsettim. Ana  eğilime yönelik takip ettiğimiz çok sayıda gösterge, enflasyonda  hedeflenen düşüş patikası ile uyumlu bir seyre işaret ediyor.
Enflasyonun bir süre için mevcut seviyelerde yatay seyrettikten sonra  enflasyon beklentilerinde genele yayılan iyileşmenin sürmesi ve  temkinli parasal duruşun da etkisiyle yıl sonu tahminimize doğru  kademeli olarak gerileyeceğini değerlendiriyoruz.

Buradan para politikası duruşumuza geçecek olursak, bildiğiniz  gibi enflasyon görünümündeki iyileşmeyle oluşan manevra alanını Temmuz  ayından itibaren güçlü faiz indirimleri yaparak kullandık. Bunun ve  zorunlu karşılık düzenlemeleri gibi diğer destekleyici politikaların  finansal koşullar ve iktisadi faaliyet üzerindeki yansımalarını  görmeye başladık. Geldiğimiz noktada, mevcut politika duruşumuzun  hedeflenen dezenflasyon patikasıyla uyumlu olduğunu değerlendiriyoruz.

Ocak ayı PPK karar metninde de ifade ettiğimiz gibi, enflasyondaki  düşüşün hedeflenen patika ile uyumlu şekilde gerçekleşmesi için para  politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesi gerekiyor. Dolayısıyla,  önümüzdeki dönemde atabileceğimiz politika adımlarını ve parasal  duruşu, ana eğilime dair göstergeleri dikkate alarak, enflasyondaki  düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirleyeceğiz.

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar; inançlara saldırı içeren ve doğru imla kuralları ile yazılmamış,ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum