ABD Merkez Bankası’nın (FED) parasal sıkışmayı ertelemesinden sonra yükselen piyasalarda yaşananlar tartışılmaya devam ediliyor. İngiliz ekonomi gazetesi Financial Times, “Önde gelen yetkililer ve analistler, yükselen piyasaların FED’in sağladığı beklenmeyen rahatlamadan acilen yararlanmaları gerektiğini söylüyorlar” dedi. Gazete Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in FED’nin sıkışmayı erteleme kararından sonra verdiği demece yer verdi.
 

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gazeteye verdiği demeçte yükselen piyasalarda büyümenin eskisi gibi güçlü olmayacağını belirtti. Olağanüstü sermaye girişlerine bağımlı hale gelen gelişmekte olan ülkelerin karşı karşıya bulundukları zorluklara dikkat çeken Şimşek, rüzgarın arkadan değil karşıdan esen rüzgar olacağı uyarısında bulundu.
 

FED’in, tahvil alımlarını azaltmayı ertelemesinin gelişmekte olan ülkelere işgücü piyasası gibi alanlarda yapısal reformları ilerletmek için bir fırsat verdiğini belirten Şimşek, “Biraz zamanı var ve bu zaman, yatırımcı güvenini korumak ve yeniden tesis etmek için kullanılabilir” şeklinde konuştu.

Financial Times da Şimşek’in sözleri için “Türk Maliye Bakanı’nın ihtiyatlı değerlendirmelerinin”, FED’in son kararına rağmen geçen hafta faiz oranlarını artıran Hindistan Merkez Bankası Başkanı Raghuram Rajan’ı anımsattığını kaydetti.
Haberde, FED’in sıkışmayı erteleme kararı, piyasa tahvillerinin, hisse senelerinin ve para birimlerinin yaz aylarında uğradıkları kayıpların bir kısmını telafi etmeye yardım etse de birçok önde gelen iktisatçının FED’nin tahvil alımlarını durdurmayı düşündüğünü ilk açıkladığı mayıs ayında yaşanan sarsıntıdan alarm duyduğu belirtildi.

FT, bu bağlamda bazı ülkelere ilişkin kaygıların sürdüğüne dikkat çekerken “Büyük cari işlemler açığı olan Türkiye de en çok etkilen ülkelerden biri oldu” dedi ve Mehmet Şimşek’in bir başka değerlendirmesine yer verdi.
Mehmet Şimşek, yükselen piyasa varlıkları fiyatlarında “5 veya 10 yıllık bir ayarlama”dan çok bir yıl gibi “kısa vadeli bir ayarlama” beklendiğini de anlatırken bunun nedeni olarak lehlerindeki nüfus yapısı ve devam eden yapısal reformların gelişmekte olan ülkelere, sermayeyi çekmeye ve sanayileşmiş ülkelere yetişmeye olanak vereceğini de ifade etti.